Mütareke Zamparası, I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) sonrasındaki dönemde, özellikle İstanbul'da ortaya çıkan ahlaki çöküntüyü ve bu ortamda zenginleşen, sefahat içinde yaşayan kişileri tanımlamak için kullanılan bir tabirdir. Bu dönem, Osmanlı toplumunun değer yargılarında büyük bir sarsıntıya neden olmuş, yozlaşma ve ahlaki düşüşün sembolü haline gelmiştir.
I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir yıkım olmuş, savaşta kaybedilen topraklar, ekonomik sıkıntılar ve siyasi belirsizlikler toplumun moralini derinden etkilemiştir. Mondros Ateşkes Antlaşması ile ülke işgale açık hale gelmiş, İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde İtilaf Devletleri'nin kontrolü artmıştır. Bu durum, Osmanlı hükümetinin otoritesini zayıflatmış, hukuksuzluğun ve ahlaki çöküntünün yayılmasına zemin hazırlamıştır.
Mütareke döneminde İstanbul, farklı milletlerden insanların bir araya geldiği, casusluk faaliyetlerinin yoğunlaştığı ve siyasi entrikaların çevrildiği bir merkez haline gelmiştir. Şehirde, İtilaf Devletleri askerleri ve görevlileri ile yerli işbirlikçilerinden oluşan bir kesim, lüks ve sefahat içinde yaşamıştır. Bu dönemde ortaya çıkan "Mütareke Zamparaları", genellikle savaş zengini olmuş, rüşvet ve yolsuzlukla para kazanmış, ahlaki değerlere önem vermeyen, eğlence ve zevk düşkünü kişilerdi.
Mütareke dönemi ve Mütareke Zamparaları, Türk edebiyatında ve sanatında önemli bir yer tutar. Bu dönem, birçok roman, öykü, tiyatro oyunu ve filme konu olmuş, ahlaki çöküntü ve vatan hainliği temaları sıkça işlenmiştir. Örneğin, Halide Edip Adıvar'ın eserlerinde Mütareke döneminin İstanbul'u ve bu dönemin olumsuz etkileri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Refik Halit Karay'ın bazı eserlerinde de benzer temalar işlenmiştir.
Mütareke Zamparası tabiri, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşanan ahlaki çöküntüyü ve yozlaşmayı sembolize eden bir kavramdır. Bu dönem, Türk toplumunun hafızasında derin izler bırakmış, milli mücadele ruhunun güçlenmesine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Mütareke Zamparalarının yaşam tarzı ve ahlaki değerlere yabancılaşması, toplumun büyük bir kesimi tarafından eleştirilmiş ve vatanseverlik duygularının daha da güçlenmesine katkı sağlamıştır.